Lev Tolstoy'un baş yapıtlarından Anna Karenina son versiyonu ile bu hafta beyaz perdede!
Roman okumayı sevip de Anna Karanina gibi ölümsüz bir eseri okumamış olan kimse yoktur heralde. Ortaokulda Türkçe öğretmenim klasiklerin insan hayatında üç kere okunması gerektiğini söylemişti. O zamanki aklımızla bir kitap neden üç kere okunur diye aramızda konuşup söylenmiştik...Sonradan ne kadar haklı olduğunu anladım. Romanı okuduktan ve Anna karakterinin gerçek bir karakterden esinlenilerek yazıldığını öğrendiğimde çok etkilenmiştim 14 yaşımda...
Filmde benim için önemli bir faktör de kıyafetler ve mücevherlerdi. Tam bir görsel şölen...Film Türkiye'de gösterime girmeden haberini almıştım Chanel'in mücevher sponsoru olduğunu, bu yüzden heyecanla bekliyordum. Beklediğim kadar da varmış...
Her ne kadar mücevherler 1870'leri yansıtmasa da çok güzeller!
Aynı zamanda Chanel'in reklam yüzü de olan başrol oyuncusu Keira Knightley'in ricası ile 2.5 milyon dolarlık mücevher vermiş Chanel...Hatta öyle ki kostüm danışmanı Jacqueline Durran bile ilk defa bir filmde bu kadar pırlanta ve inciyi bir arada gördüğünü söylemiş bir röportajında.
Mücevherler çoğunlukla pırlanta ve inciden oluşuyor. Gabriel Chanel'in kamelyası da ön planda çoğu sahnede ...Kamelyanın hikayesi çok uzun aslında Chanel için ama şöyle bir ayrıntı var ki açıkçası filmden sonra aklıma geldi: Kamelya 20 yy.başlarında Fransız sosyetesinin gizli parolasıydı aslında... Evlilik dışı ilişki yaşayanlar, çevrelerini durumdan haberdar etmek için yakalarına bir kamelya iliştirirdi. Sanırım filmde de böyle bir gönderme yapılmış.
Tüm mücevherlerin içinde favori parçam ise Anna'nın hamileyken giydiği düz elbisenin üstüne taktığı broş oldu.
Anna Karenina'yı bilenler, sevenler, bu güzellikleri görmek isteyenler bu hafta filmi kaçırmasınlar derim.
Sevgiyle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyorum:)
(Hesabınız yoksa anonim seçeneğini işaretleyin, aksi halde yorumlarınız ulaşmaz.)