Gabrielle Chanel |
Kısa bir süre önce Stil sahibi olmak 101 başlıklı yazımda stil sahibi olma konusundaki düşüncelerime bir başlangıç yapmıştım.
Bu arada, yazılarımı numaralandırma sebebimi kısaca şöyle açıklayayım. Üniversite ve sonrasında bir dönemden fazla okutulan dersler (Mat, fizik, kimya,ing gibi...) hep 101, 102, 103, 201 şeklinde sıralanırdı. Stil de bana göre üzerinde çalışılması uzun sürecek bir konu olduğu için, stil konusundaki yazılarımı numaralandırmaya karar verdim.
Dönelim "Stil sahibi olmak 102"ye
İnsan sosyal bir varlık olduğuna göre herkesin bir stili olmalıdır. Aksi halde birbirine tıpatıp benzeyen insanların olduğu çevrelerde yaşamak zorunda kalırız. Bu yüzden stil sahibi olmak, sizi hatırlatan önemli bir ayrıntıdır.
Her ayın başında koşarak gider, moda dergilerinin yeni sayılarını alır zevkle okurum. Hatta beğendiğim şeyleri işaretler ofisime yada evime gelen arkadaşlarıma, dostlarıma göstermekten kendimi alamam. Her sezon farklı trend ve konseptlerle karşılaşıyoruz. Bu çılgınlık ya da moda ya da her ne ise hepimizi sarmış durumda. Problem de burada başlıyor zaten. Benzer kıyafetler, benzer saçlar, benzer duruşlar... Stil sahibi olamayan insanlar malesef bu hatayı çok yapıyorlar (Nişantaşı'nda sıklıkla görebilirsiniz). Vücut tipine yakışmayan kıyafetleri giyip, rengi tenine uymayan makyajla populer mekanlarda boy gösteren bayanları (baylar için de birkaç çift lafım olacak sonra:)) eminim sizler de görüyorsunuz.
O yüzden Gabrielle Chanel, belki “Fashion changes, but style endures” (Moda değişir, stil kalır) dediği tarihte buna dikkati çekmek istiyordu...
Daha eleştirel bir bakış Oscar Wilde'dan : "Fashion is a form of ugliness so intolerable that we have to alter it every six months" (Moda çirkinliğin bir şekli, öyle ki dayanabilmek için her altı ayda bir değiştirmeliyiz).
Ben Wilde kadar acımasız değilim ama * modanın esiri olmayı yanlış buluyorum.
Buna örnek skinny pantolon moda diye bu vücut şekliyle bu pantolon ve o ayakkabıları giymemek olabilir!
Ünlü bir markanın tayyörünü alıp da kendisine gösterilen ayakkabıdan başka ayakkabı ile kombin yapamayan insanlar gördüm ve bu zulme uzun süre katlanmak zorunda kaldım:))) Bu kişilerin zannettiği gibi, stil sahibi olmak çok parası olmak değil tam aksi, ucuz ve pahalı parçaları kullanma sanatında ustalaşmış olmaktır. Bu sanatı icra etmek her ne kadar vakit alacaksa da iki ipucu çok önemli:
- Renk bilgisi : Hangi renkler birbiri ile kullanılır ve ten rengimize hangi renk uyar?
- Aksesuar bilgisi: Hangi kıyafetle hangi ayakkabı ve çanta kullanılmalıdır? Hangi kıyafetle ne tarz takı takılmalıdır ya da mücevher kullanımı nasıl olmalıdır? Ayakkabı, çanta, mücevher,toka, çorap hatta parfüm bu kategoride...
Stilini yaratan insanların da modayı daha keyifle yaşadıklarını görüyorum.Bir mücevher, bir parfüm ya da bir ayakkabı sizi hatırlatıyorsa stiliniz var demektir. Unutmayalım stil karakterimizin yansımasıdır aynı zamanda, yaşam kalitemize yön verir...
Sevgiler...
* Acımasız olduğum bazı konular var: Mesela ilk olarak kopyacılığı sayabiliriz. Geçen gün stil hakkında dilimizde yazılmış bir kitap gördüm. Yazarına, Nina Garcia'nın çok selamı var!!! Esinlenme ve kopya ne kadar birbirine benziyor ilahi!! Madem ingilizce biliyor şunu tavsiye ederim: http://www.plagiarism.org/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyorum:)
(Hesabınız yoksa anonim seçeneğini işaretleyin, aksi halde yorumlarınız ulaşmaz.)